Bir arkadasmin tavsiyesi ile bu yazima basliyorum. Abdest almak icin banyoya gittigimde, disarda oynayan cocuklarin sesini duydum. Cocuklar, beraber okulda ogrendikleri sarkilari soyluyor, onlar icin yapilan sallangicta sallaniyor ve aralarinda sesli bir sekilde tartisiyorlardi, tipki benim kucuklugumdeki gibi.

1999 senesinde, siyasi nedenlerden dolayi Hollanda’ya gelmistik. Henüz 10 yaslarinda anadilini yeni yeni ögrenmeye çalisan, tam bir erkek Fatma’ydim.

Delikanli misali kisa saçi ile çabucak kizabilen, haksizliga dayanamayip cabuk kavga ve kufur eden biriydim.

Oyun oymayi cok severdim. Hele ki, masa tenisi, futbol ve basketbol benim en cok sevdigim oyunlardan biriydi..

Bir kac ay icinde kapandim. Basortuyu taktiktan kotu huylarimi birakmaya calistim ama oynamayi halen tipki diger cocuklar gibi hala cok seviyordum.

Ailece yaklasik 5 sene multeci kamplarinda kaldik. Ilk kaldigimiz kamp buyuk bir cadirdi; icinde ranzalar, yemekhane, bir de, gunde bir kac saat izleyebilecegimiz televizyon vardi.

Bu ranzalarda kadin,  erkek ayirt etmeden herkes mecburen ayni yerde yatiyordu. Annem geceleri uyumuyor, tesbih cekiyor, oglenleri ise pardusesiyle yatip, basucunda beklememizi isterdi…

O kamp bu kamp derken, yaklasik dort bes kampta kaldik en son Hollanda’nin Rotterdam sehrine yakin olan bir koye tasindik. Burada 4,5 senenimizi gecirdik.

Ilk bir sene boyunca bir odanin icinde yasadik. Tuvalet, banyo ve mutfak musterekti. Ermeniside kullaniyordu, Sirbida, Somaliside, Iranlisida. Bir cok yabanci komsularimiz vardi. Bizden baska hic bir Irakli bir Türk aile yoktu, sadece bir abi hariç. Bir sene sonra aileleri karavan dedikleri, tatile giderken arabanin arkasina takilan eve tasindik. Rutubetten evler insanlari hasta ediyordu, bu yuzden kiz kardesim agir astim hastaligina yakalandi.

Bu kamp bana bir cok seyi ogretti. Heleki kamptaki bir Hollandali egitmenin sozunu hic unutmam, daima bize su nasihatta bulunurdu: “Burada gencliginizi burada dop dolu yasayin, cunku hepiniz ergenlik cagindasiniz, bu yasta ne yasarsaniz iyi kotu hep hafizanizda kalir. Siz cile cekmis memleketlerden buraya geldiniz, onun icin hep gulun oynayin, sevinin mutlu olun”. Kolay sozlerdi aslinda bunlar, biz nasil olurduda, buradan sinir disi olup olmayacagimizi bilmeden etmeden gulup eglenebilirdik?

Herhafta polisler multecileri yoklamak icin damga vururdu bir karton kagida. Her haftada bu polisler kimin sinir disi edilecegini, kimin kalabilecegini soylerdi. Her hafta ya yeni bir aile gelirdi yada baska bir aile giderdi multeci kampindan, kimsenin kalmaya garantisi yoktu.

Hollandacayi bir sene boyunca iyi kavradiktan sonra, beni orta okul bire yazdirdilar. En dusuk seviye ile baslayan egitiminde, icimdeki heyecan, istekten dolayi okulda basaridan ziyade, birde hocalarimin gonulleri kazanmistim. Her sene seviyeden seviye yukselirdim. Hocalarimin hepsi Hollandali olmasina ragmen bana cok iyi ornek oldular. Turk okullarinda ogretmenlere soylenilen sarkidaki gibi hem ana hem baba olmuslardi. Hollanda’da kalmam icinde herzaman ellerinden geleni yapmaya hazir olduklarini herzaman demislerdi, ama son karar hukumetindi.

Okulumuz yuruyerek bes dakikaydi. Afganli ve Endenoz arkadasimla her sabah birlikte okula giderdik. Onlar benim ilk arkadaslik kurdugum kizlar olmustu. Hergun yolda ya kavga ediyor;birbirimize küsüyorduk, bazende kahkahar atiyorduk yada birilerinin zorla multeci kampindan sinir disi edilmesine uzuluyorduk.

Birde Lüblanli bir arkadasim vardi, ailesi sadece benimle oynamasina izin veriyordu. Bu arkadasimla oglen, gunduz, aksam her vakit oyun oynardik. Saatlerce futbal sahasinda spor yapmak icin kosu yaptigimiz olurdu. Birgun bu Lublanli kiz bana gelip: “Arkadasim, ikimizinda yasi gelmis 14, 15e, birgun namazimizi kiliyoruz, birgun birakiyoruz! Biz müslümaniz degil mi? Ama müslümanlik adina hayatimizda neler yapiyoruz? Elimiz kolumuz sag, neden namazlarimizi kilmiyoruz?” diye sordu ve ben kendimden utandim. Bu sözler beni derin bir düsünceye sürükledi ve o gün birbirmize, namazlarimizi dost dogru kilacagimiza dair söz verdik. O söz hayatimin sözü oldu…Birdaha birakmadim Elhamdulilah.

Bir sabah yine Afganli arkadasimla okula yururken bana Hollanda’da artik terk etmek zorunda oldugunu belirtmisti. Sanki yuregimden bir parca kopmus gibi hissetmistim o vakit. Teselli etmeye calismistim ama olmamisti… Günler sonra evindeki butun oyuncaklari ve hatiralarini bana vermisti senin olsun diye ve yavas yavas benden vedalasiyordu. Gizli sakli gittikleri icin kamptaki kimseye haber vermemislerdi, sadece ben olup bitenlerden haberdardim. Almanyada’ki babasinin numarasini vermisti, egerki ulasmak istersen burdan irtibata gecebiliriz diye. Bir oglen vakti kamptan ayrildilar, otobus duragina kadar onlarla beraber yurudum ve Afganli kiz bana “Beni sakin unutma” demisti. Ben artik kizin yuzune bakamiyordum ve aglayarak geri kampa kosarak dondum.

Yavas yavas herkes kamptan cikariliyordu. Sadece Lubanli kiz ile arkadaslik kuruyor onunla dertlesiyordum. Hollandaca dilinde daha iyi ilerlemek icin hayattaki yasadiklarimi bir gunlugun icine kaleme aliyordum. En cokta o Afganli bacimi ozledigimi yazdigimi hatirliyorum. Onun arkadasligi bende oyle bir etki yaratmiski, onun verdigi onca hatiralar ve son sozu bana hatri ogretmisti. Bana verdigi numarayi bir kac kere aramistim ama acan hic olmadigi icin, bir dahada aramamistim.

Aylar oldu, seneler gecti, Hollanda hukumeti Irak’in kuzeyinin güvenli oldugunu söyledi ve Hollanda’daki oturumuzu vermek istemediklerini bir kac kere avukat aracigiyla belirttiler. Bunun üzerine ailem, daha fazla bu zor mülteci hayatina dayanamayip, evimizdeki herseyi satmamizi istediler. Evimizdeki bir cok seyi komsularimiza sattik.

Her hafta oldugu gibi yine, bu kerede son kez kagitlarina damga vurmak icin ailem polise gitti. Bu sefer gittiklerinde, Irak’a geri dönüs yapmak istediklerini söylemek içindi.

Annem ve babam polise: “biz son kere damga vurmak icin geliyoruz” dediginde,

polis ise: “evet, son kere geliyorsunuz, dogru tahmin ettiniz”.

Ailem:  “siz  biliyorsunuz?” diye sordudunda,

polis: “cunku size oturum cikti” diyerek kagidi gosterdi ve ailemi guclukle inandirabilmisti.

Resmi kagitlari gosterdikten sonra, ailem mutlulukla eve geldiginde annem beni optu ve bize oturum ciktigini soyledi ama hic inanilacak gibi degildi. Iste…

Allah herseye kadirdir!